Reşadiye aşkıyla yananların sitesi

Hoş Geldiniz

resadye

siir

REŞADİYE SANA DOĞRU
Derelerin ve çayların
ve dağlardaki karların
akması gibi
süzüldük geldik sana
pare pare köylerden
ey genç düşlerimin ilk büyük şehri
 
Önce seyrederdik
oturup çevre tepelerden seni
sırtımız çam ağaçlarında
beyaz beyaz evlerin
gözlerimizi kamaştırırdı
nazlı bir gelin gibi
akıp giderdi vadisinde Kelkit
hayran kalırdık
 
Ama utanırdık
elimizde yularını tuttuğumuz eşeğimizle
geçerken caddelerinden
utanırdık
bir kız arkadaşımıza rastlasak
omzumuzda heybe elimizde file
ve her yeni gelişimizde ürkerdik
ve her defasında yabancıydık sana
 
Mümin’in otobusü
göründü mü Soğukpınar altındaki boğazda
dokunurdu kornaya
dali dili-dali dili-dali dili
tanıdığımız bir sesti bu
haftanın belli günleri
ve koşardık çarşıdaki küçük garaja
gerçi gurbette kimsemiz yoktu
olsundu
bizim olmasa da tanıdıkların olurdu
inenlere bakılırdı birer birer
Ankara ve İstanbul kokardı giysileri
ve giderilirdi meraklar
 
Faruk’un sinemasında oynayan her film
her nedense
yılın en muazzam filmi olurdu
olsundu
olmasa da biz giderdik zaten
bulduk mu elli kuruşu
öğleden sonra çarşamba
öğleden sonra cumartesi
ve Pazar
sinema için özgürlük günümüz
bulduk mu elli kuruş
 
akşamları yayılırdı hoparlörden
rüzgarın eşliğinde
“Dağlar kızı reyhan…”
“Beyaz atlı…”
“bir fincan kahve…”
ve “sevda yüklü kervanlar senin kapından geçer”
aslında
hiç geçmezdi kapımızdan
sevda yüklü kervanlar
ama kervan olurduk
sevdalı arkadaşlarımıza
ve gömülürdük hayallere
gaz lambasının ışığında
borç da olsa bulurduk artık
elli kuruşu
ve kurulurduk tahta sandalyelerine
ya Asım’ın sinemasının
ya Faruk’un
kan, kin ve gözyaşı filmlerinin
muazzam seyircileri olurduk
 
bize yetmedin
ergenlik çağımın ilk büyük şehri
bize yetmedin
savrulduk
ülkemin ve dünyanın dört yanına
mevsimi yıllarla sayılan göçmen kuşları gibi
kimimiz öldük gittiğimiz yerlerde
kimimiz yine de döndük ölülerimizle
 
gelmiş olsak da
Ortaasya’dan buralara
ufkumuz rahat değil hala
hala durmuyor ruhumuzdaki göçerlik
bir Reşadiye’den
onlarca mahalle Ankara’da İstanbul’da
ya Almanya, İngiltere, Amerika
hepsi bizim oldu
ekmek uğruna
ama hala
Kelkit akar
Tozanlı Çayı akar
gürgen ağaçlarının gölgesindeki dereler gibi yüreğimiz
 
sanmayın
kaplıca suyu sadece Kelkit’in altında kaynar
hepimizin yüreğinde ısınmıştır öncesi
bu şehrin
bizden evveli var
elbet sonrası da olacak
kim ki taş üstüne taş koyar
kim ki el koyar gailesinin altına
ellerinden
ellerinden öperim
 
kovalayan bir annenin evlatları gibiyiz
kapılardan atılsak da
gözümüz evlerinin bacalarında
yeter ki tütsün dumanı bacalarının
yeter ki tütsün Reşadiye 
kan kaybetse de yüreğimiz
kızılcık şerbeti içtik deriz.
 
 
                                                                Ünal YILDIRIM


Bizim Eller...
Gelin seyredelim bizim elleri
Dolaşalım birer birer köyleri
Koklayalım misk-i amber gülleri
Bağban ayrı güzel 'bağ' ayrı güzel...

İlçeye varmadan sağa dönelim
Emir Şeyh Yakup’a selam verelim
Fatiha okuyup dua edelim
Eren ayrı güzel “er” ayrı güzel…

Altı yüz rakımlı Reşadiye’miz
Yetmiş dokuz köyle on üç beldemiz
Her nereye gitsek seni söyleriz
Sevdan ayrı güzel “sen” ayrı güzel…

Çermik'e gidelim dostlar topluca
Şifa kaynağıdır “termal kaplıca”
Nereyi kazarsan kaynar “ılıca”
Derman ayrı güzel 'em' ayrı güzel...

Bağdatlı, Karataş sonra Kovanı
Keses'de yıkarlar bulgur yarmayı
Kudurur arada Delice Çayı
Tufan ayrı güzel “sel” ayrı güzel…

Kapaklı’dan geçip şöyle yan üstü
Pırıl pırıl belde işte Yolüstü
Nihayet yolumuz buraya düştü
Zinav ayrı güzel “göl” ayrı güzel…

Kiresbi’den sonra dönelim sağa
Varalım beş dakka bizim oraya
Hal hatır soralım emmi dayıya
Kıran ayrı güzel “çal” ayrı güzel…

Taşlıca’da durup çıkmadan yola
Uğrayalım bizim Çavuşoğlu’na
Merhaba diyelim Durmuş ağama
Selam ayrı güzel “hey” ayrı güzel…

Bura Bereketli her yanı çiçek
Tarlaya varıp da ekin ot biçek
Panayıra gidek güreş seyredek
Kısbet ayrı güzel 'don'ayrı güzel...

Eski Turaç ile Çakraz yan yana
Hebüllü, Keteni,Halaç o yana
Cimi’den geçelim nazlı Cimban’a
Duman ayrı güzel,'sis' ayrı güzel…

Gelyeme,Elmacık hemen Maşala
Bozçalı girişi verelim mola.
Çiseyle dumanı girmiş kol kola
Poyraz ayrı güzel “yel” ayrı güzel…

Hikmet Hoca gelsin bize bal versin
Köksal'a söyleyin bir kuzu kessin
İplikçi'nin oğlu türkü söylesin
Kaval ayrı güzel “saz” ayrı güzel…

Güzle’den su içtim dişimde sızı
Nebişeyh’e geldim bastım avazı
Kırmızı giyinir gelini kızı
Duvak ayrı güzel “fes”ayrı güzel…

Pertek’le Kuzbağı geldik İslamlı
Edepli insani hem de irfanlı
Gör Katı Yayla’yı başı dumanlı
Gece ayrı güzel 'gün“ ayrı güzel…

Gödülüş,Gördolos bir de Değeri
Nohutun buğdayın en güzel yeri
İbrahimşeyh de var,haydin ileri
Arpa ayrı güzel “fiğ”ayrı güzel…

Uluköy,Çakıllı,Keçiköy, Yağtaş
Hasanşeyh Tekke’de bekle arkadaş
Buluruz orada birkaç gönüldaş
Canan ayrı güzel “can” ayrı güzel…

Gemene,Gürpınar derken Baydarlı
Sarraf sanatında epeyce ünlü
Aslı Oğuz nesli,boyu “Beydilli”
Bayram ayrı güzel “toy” ayrı güzel…

Kurt Gölü’ne çıkıp piknik yapalım
Gönülden kasveti pası atalım
Kuyucak’ta bir gecelik yatalım
Gerçek ayrı güzel “düş” ayrı güzel…

Kızılcören İskefsür'ün düzünde
İlimde irfanda her daim önde
Bulunur devlette her kademede
Prof ayrı güzel 'Doç' ayrı güzel...

Demirci gençleri fazla hovarda
Dünyanın en güzel kızları burda
Çıkarlar yayalaya her yıl baharda
Gelin ayrı güzel “kız”ayrı güzel…

Danişment adını tarihten almış
Eskiden burada bir devlet varmış
İnsanları mutlu mesut yaşarmış
Kağan ayrı güzel “han” ayrı güzel…

Firenköy,Büşürüm karşı cephesi
Darıdere derler Çakmak ötesi
Ünlüdür heryerde dutu pekmezi
Kiraz ayrı güzel “nar” ayrı güzel…

Tinyaba’da “Şemşi Kız”ı söyleriz
Tilemse’de elma toplayıp yeriz
Sazak’ta ocakta mantar közleriz
Ateş ayrı güzel “köz” ayrı güzel…

Gedahor’un üstü bura Çambalı
Tavara’dan önce gelir Kabalı
Çamlıkaya denen Feselek adı
Yamaç ayrı güzel “düz” ayrı güzel…

Batmış’ın başında bir yiğit çeri
Erdem Baba yatar Selçuk neferi
Dizilmiş toprağa yol erenleri
Yaren ayrı güzel “yar” ayrı güzel…

Göllüköy, Gülkonak ve Muratkaya
İnelim oradan şirin Elma’ya
Fardas Deresi'nden dönelim yaya
Kelkit ayrı güzel “çay” ayrı güzel…

Dolaştım ilçede şöyle sıradan
Davul sesi gelir Soğukpınar’dan
Gidenleri sordum koca çınardan
Yarın ayrı güzel “dün” ayrı güzel…

Tozanlı Vadisi bir başka özel
Ahlakı,töresi daha da güzel
Giyimi kuşamı tam Türk’e özel
Peşti ayrı güzel,”beş” ayrı güzel…

Yılancık denilen Eyüp Yaylası
Sivas’la Tokat’ın ortak merası
Beşdere’den çıkar sazın ustası
Mızrap ayrı güzel “tel” ayrı güzel…

Benimle Ficek’e gider misiniz
Tereyağlı ekmek ister misiniz
Çökelekli yufka sever misiniz
Peynir ayrı güzel “keş” ayrı güzel…

Samayır,Dutdibi bir de Gurbetli
Burda yiğitlerin hepsi heybetli
Toprağı verimli,hem bereketli
Yaprak ayrı güzel “dal” ayrı güzel…

Karşıkent belinden indim aşağı
Erenlerin olmaz solu ve sağı
Esenköy,Öküzlü erenler bağı
Semah ayrı güzel “cem “ayrı güzel…

Unutmuşuz Konak ile Eymür’ü
Yağsiyan,Dalpınar bir de Kündür’ü
Gönlüm ister kimse kalmasın geri
Hatır ayrı güzel 'gam' ayrı güzel...

Türkoğlu anlattı,devede kulak
Sarılın a dostlar beraber olak
Atalım benliği sevgi dokuyak
Dirlik ayrı güzel 'biz' ayrı güzel
Dursun Elmas


Reşadiye hakkında yazdığınız şiiri bize gönderin. vede önerin

 
Bugün 10 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı!
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol